Antik bir sanat eserinin ruhumuzda bıraktığı iz ise kelimelere indirgenemez. Bu etkinin sırrı kusursuzluğun mümkün olmasından mıdır? Peki aslında kusursuzluk, kendine has saf güzelliğin keşfi değil midir?
İşte günümüzün kusursuz tanrıçaları için tasarladığım ve doğanın 3 mitolojik maddesinin bir araya gelmesi ile yarattığım nemlendirici Krem, Crema Dea’nın hikayesi:
Hayatın kaynağı olan su vücudumuzun, cildimizin, yaşadığımız ekosistemin çoğunu oluşturur. Yaşama can veren su. Antik hikayelerin hepsinde suyun gücü ve şifası sürekli vurgulanır. Suyla ilgili bu temel ve klasik bilgilerimizin yanında tarihsel ve bölgesel önemini ve farklılıklarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Arayışım beni Roma mitolojisinde deniz tanrıçası olarak bilinen Salacia’nın peşinden eski Roma İmparatorluğu olan İtalyan topraklarına getirdi. Suyun en doğal ve şifalı halini ararken kuzey doğu İtalya’nın yeşil diye adlandırılan bölgesinde doğal su kaynaklarının hala verimli olduğunu ve bu bölgede sanayinin de doğayı koruyacak şekilde kısıtlanmış olduğunu gördüm.
Bölgeyi tekrarlayan ziyaretlerimde sabah yüzümü yıkadığımda bile daha iyi ve temizlenmiş hissettiğimi, içtiğim suyun, yediğim yemeğin beni rahatsız etmediğini deneyimledim.
15 seneden fazladır bulunduğum sektörde çalışmayı en sevdiğim ürün ise yine kendi ağırlığının 1000 katı kadar su taşıyabildiği, bulunduğu bölgeyi nemlendirip canlandırabildiği için pek tabii ki hyaluronik asitti. Hyaluronik asit alanında da yine en iyi ülke İtalya idi.
Serüvenim içinde suyun tarihsel ve bölgesel olarak en iyi hali hyaluronik asit ile bir araya geldi. Ancak arayışım burada da bitmedi…
Nemlendirmenin tek başına yetmediğinin farkındaydım. Vitamin takviyesinin, özellikle de C vitamininin önemini biliyordum. Benim için olmazsa olmaz ise turunçgillerden elde edilmiş C vitaminiydi. Bu vitamin yapısı gereği aktif bir içerik olduğu ve çalışmaya devam ettiği için ürün içinde stabilize etmek oldukça uzun zamanımı aldı. Fakat hem vazgeçemeyeceğim kadar önemli olduğu için hem de kadim bilgilerde yer aldığı için C vitamininin peşini de bırakmadım.
En son eklemek istediğim temel unsur ise antik güzelliğin sihirli bitkisi olan, Imperatoria bitkisiydi. Çevresel faktörlerin cilt üzerinde yarattığı etkilerle savaşan bu bitki, bu deneyimin son parçasıydı.
Bu serüven boyunca suyu ve hyaluronik asiti bir araya getirdiğim birçok ürün denemem oldu. Daha önce bahsettiğim tüm sıkıntıların ortadan kalktığı, aradığım deneyimi sağlayan ürünü bulmak onlarca farklı krem denemesi ve 3 seneden fazla zamanımı aldı…
Sonunda ideal deneyimi yaşatan, olmazsa olmaz 3 temel kadim unsura eşlik edebilecek, laboratuvarda saflaştırılmış tüm bitkisel komponentleri de tamamladıktan sonra ürün ortaya çıktı.
Kullandığım ilk günden itibaren cildimde ihtiyacım olan her şeyi karşıladığını, güzel bir suyla yüzümü yıkamışçasına bir ferahlık ve canlılık verdiğini, bu ferahlığın ve canlılığın gün boyunca devam edebildiğini deneyimledim. Artık bu özel formülün tüm dünya ile paylaşılma zamanıydı. Karşınızda günümüzün tanrıçaları için yoğun etkili nemlendirici krem.
– Alp Mamak
“Güzelliğin devamlılığı, cildin her gün yeniden doğuşu ile başlar. Bunu sağlayabilmek adına seneler önce başladığım arayış benim hayat amacım oldu. Antik çağın gizemli formüllerinden, doğanın özüne ve bilimin derinliklerine daldım… Tek bir misyonum vardı; cildin nemlenmesine, parlamasına ve aynı zamanda dengede kalmasına destek olacak kremi yaratmak.
Medikal Estetik Tıp Doktoru olan Mamak alanında 15 seneden fazla deneyime sahiptir. Kendi geliştirdiği teknikleri sayesinde Medikal Estetik Tıbbın gelişimine aktif olarak katkılarda bulunur. Hyalüronik asit bazlı enjeksiyonlarla yüzün kaldırılması ve yeniden şekillendirilmesi için uygulanan ALP Estetik Yanal Projeksiyon Tekniği ile de tanınır.
Şimdiye kadar sayısız Medikal Estetik Tıp Kongresi’ne katılım sağlayarak atölye çalışmalarında yer alır. Türkiye’de Medikal Estetik Tıp Derneği Başkan Yardımcısı; UIME (Union Internationale de Médicine Esthétique) üyesi, aynı zamanda kendi geliştirdiği kozmetik ürün serisinin de mucididir.
Ulusal ve uluslararası camiada tanınmış bir enjektör ve eğitmen olmasının yanında İstanbul’da bulunan kliniğindeki akademi bünyesinde de çalışmalarına devam etmektedir.
Adana doğumlu olan Alp Mamak 2000 yılında Sanat Fakültesi’nden, 2002 yılında ise Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olur. Medikal Estetik Tıp alanındaki etkin başarısına, sanatsal bakış açısını yansıtabilme yeteneğinin temelleri de o zamanlardan atılır.